Seyyid Muhammed Ruhi
- Seyyid Muhammed Ruhi

- 13 Haz 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 22 Haz 2021
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahu ve Berekatuhu.
Dinle beni şaşkın kardeşim! Cenabı Allah iki yol yaratmış ve bunların ilhamını insanın içine yerleştirmiştir. Şems Suresi’ni okuduğunda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.
Cenabı Allah seni Mümin olarak yarattı.
Sana mutlu olman için dünya ve ahirette Kuran’ı Kerim’i, elçilerini gönderdi. Seni daha mutlu etmek için sevdiklerinin, dostlarının, mürşidlerinin kapısına getirerek seni erenlerden yaptı.
Allahu Zülcelal sana mutluluğun için bunları sunarken; sen Kuran’ı Kerim’i, Sünneti Seniyye’yi ve mürşidinin ilaçlarını kullanmıyorsun, sonra da mutlu değilim diyorsun.
Mutluluğu nefis ve hevanın arzularını tatmin ederek ararsan, sonunda ya Firavun ya da Nemrut olursun.
Sen, nefsine hoş gelen şeyleri mutluluk sanıyorsun.
Bahsettiğimiz iki yolun biri Cennet, diğeri Cehennem yoludur.
Nefis, şeytan ve dünyanın geçici haram ve zevkleri Cehennem yoludur. Akıl, ruh ve kalp ve bunların süresiz tatları ve hazları ise Cennet yoludur.
Camilerde hocaların namaz kıldırdığı yerlere Hazreti Süleyman Efendimiz zamanından bu yana mihrap denir. Bütün dinlerde adı mihraptır ve Kuran’ı Kerim’de de mihrap olarak geçer.
Mihrap kelimesinin kökü harpten gelir. Yani nefis ve şeytanla savaşma yeridir.
Biliyorsunuz, Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem yaralıların ve şehitlerin çok olduğu bir savaştan döndüğünde Ashabı’na döndü ve “Küçük cihaddan büyük cihada döndük.” demiştir.
Ashabı Kiram sordular, “Ya Resulullah büyük cihad nedir? Döndüğümüz cihaddan daha büyük bir cihad var mıdır?”
Resulullah Aleyhisselatü Vesselam “Büyük cihad insanın nefsiyle olandır.” buyurmuşlardır.
Nefis; Allah’a, O’nun elçilerine ve mürşidlerine muhalif olarak yaratılmış. Şeytan ise düşman olarak yaratılmıştır.
Melun şeytan Hazreti Allah’ın dergahından kovulduğunda onun şeytanı nefsiydi.
İnsanın türünden olan şeytanlar, gözle görülmeyen şeytanlar ve cin türünden olan şeytanlar insanın nefsinin akıl hocalarıdır. İnsanı uzun yaşama sevdasına kaptırır, geçici dünyanın geçici zevklerine daldırarak; zikir ve ibadetten uzaklaştırırlar. Zulüm ve günahlarla ruhu şaşkın ve sarhoş yapar, kalbi katılaştırır. İnsanı Cehennem’e sürükleyecek her şeyi yaparlar.
Oruç tutmak, Kuran’ı Kerim okumak, namaz kılmak, gece sıcak yatağı terk edip teheccüde kalkmak, Allah’ı zikretmek nefsin hoşlanmadığı sıkıldığı şeylerdir.
Allah Dostları Cenabı Allah’ın onlara verdiği lütuftan dolayı sana lütufta bulundular, seni kabul ettiler.
Allah Dostlarıyla arasındaki tek bağ sevgidir.
Senin onlara ait olduğunun delili, sana onlardan gelen feyzle sana verdikleri zikirleri yapmaktır.
Doktorun verdiği ilaçlar kimi zaman acı gelse de senin hayatını kurtarmak içindir. Mürşidinin verdiği vazifeler ağır gelse de onları yap. Böylece dünyada ve ahirette ebedi mutluluğa erişebilirsin.
Nefsinin daha hızlı zayıflamasını, ruhunun güçlenmesini ve nurların kalbine daha tesirli gelerek hastalıklarını tedavi etmesini istiyorsan; zikirlerini gerek cemaatle gerek kendi mihrabında sesli ve şiddetli olarak yapmalısın. Mezarlıkları ziyaret et ki ölümü hatırlayasın. Mezarlıklarda senin gibi gençler, mühendisler, yaşlılar, her sanattan, meslekten, mertebeden insanlar var.
Resulü Kibriya Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz “Dünya lezzetlerini yıkan ölümü çokça hatırlayınız.” buyurmaktadır.
Hasta eşin, dostun varsa onları ziyaret et. Allah Dostlarının hayatta olanlarını da ahirete göçmüş olanlarını da ziyaret et.
Nefsinin hoşuna giderse eğer, Allah Dostlarını ziyaret etmek sana çok şey katar.
Allah Dostlarını beş dakika ziyaret etmek en az bir umre sevabıdır. Onların sohbetleri insanların hallerini değiştirir. Onların hayatlarını okumak ise insana ibadet ve zikir yapma gayretini verir. Bu yüzden dergahlarda dervişan sohbet ederken hep şeyhlerinden bahsederler.
Sakın unutma, Allah Dostları seni kendileri için istemiyorlar. Seni senin için istiyorlar. Onlar seni Allahu Zülcelal’in bir hediyesi olarak kabul ettiler. Seni Allah’ı, Peygamberlerini ve Evliyalarını şahit ederek evlat kabul ettiler. Buna mühür olarak da Fetih Suresi 10. Ayeti Kerime’si okudular.
Allahu Zülcelal Fetih Suresi 10. Ayeti Kerime’de “Kim verdiği sözde durursa, dünya ve ahirette saadete ve mutluluğa erenlerden olur. Kim de sözünden cayıp verdiği sözü bozarsa ancak kendi nefsine zulmetmiş olur.” buyurmaktadır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri “Helal dairesi keyfe kafidir.” buyurmaktadır.
Allahu Zülcelal Hadisi Kutsi’de “Ben izzeti ve şerefi itaatimde gizledim, insanlarsa bunu devlet büyüklerinin kapısında ve zenginlikte arıyorlar. Ben zenginliği, tatmini kanaatte gizledim, insanlarsa bunu fareler gibi mal biriktirmede arıyor. Ben rahatı ve huzuru ahirete sakladım, ancak insanlar bunu dünyada arıyorlar.” buyurmaktadır.
Bizim dünya adamı değil, ahiret aslanları olmamız gerekir. Çünkü dünya hiçtir. Hiçin peşinden giden de hiçtir.
Allahu Zülcelal Hadisi Kutsi’de “Dünyanın bir sinek kanadı kadar kıymeti olsaydı hiçbir kafire rızık vermezdim.” buyuruyor.
İnsanın nefsi çocuk gibidir. İstediklerini verdikçe şımarır, her geçen gün şımarıklığı artar. Ama istediklerini yasaklarsan, başka şeyleri istemeye de korkar.
Velhasıl, bu yolun bidayetindesin. Başlangıcı sıkıntı ve zorluklarla kaplıdır.
Nefsinle savaştasın çünkü nefsinin halini değiştirmeye çalışıyorsun. Bunun tadını aldığında ise Allah aşıkları gibi etlerini kerpetenle sökseler dahi terk edemezsin.
Canını terk etmeyen, cananını bulamaz.
Sana canını terk et demiyorum, nefsinle savaşı terk etme diyorum. Çünkü nefis ve şeytan olmasaydı imtihanın anlamı olmazdı.
Bu nasihati kendi nefsim dahil herkese yapıyorum.
Fakir Seyyid Muhammed Ruhi
14 Eylül 2015



Yorumlar